|







| |
IRAK SAVAŞI'NIN GERÇEK NEDENİ
Irak savaş, 80 yıl kadar önce Kerkük'teki ilk petrol kuyusunun açılmasıyla
rezervleri bakımından dünyanın ikinci büyük ülkesi haline gelen Irak'ın
petrolünün geleceği açısından anahtar rol oynuyor.
Gelişmiş ülkeler ve ekonomileri büyümekte olan ülkelerin enerji kaynaklarına
yönelmesi, ABD Başkanı George Bush'un ekibinin endişelerinin başında
geliyor. İşte tam da bu sırada, ABD'nin Irak'a olası savaşın önderliğini
üstlendiği görülüyor.
ABD'nin eski dışişleri bakanı James Baker'ın liderliğindeki bir grup, 21.
yüzyılın sonunda dünyadaki enerji sektörünün krizde olduğunu belirtirken,
''Dünya, petrol ürünleri kapasitesinin tamamının kullanılmasına tehlikeli
bir biçimde yakın görünüyor'' ifadesini kullanıyor.
Uzun vadeli tahminler pek de iç açıcı değil. Uluslararası Enerji Ajansı,
2025'ten önce dünyanın petrol tüketiminin neredeyse ikiye katlanmasını
beklerken, Arap ülkelerine bağımlılığın her zamankinden daha fazla olacağına
işaret ediyor.
Hazar Denizi'ndeki yataklar, Rusların kapasitelerinin artması ya da Gine
Körfezi'ndeki kuyuların açılmasının gelecek çeyrek yüzyılda Körfez'deki
''kara altına'' alternatif olacağı sanılmıyor.
Enerjiye aç bir dünya için, çözümün temelinde yatan ülke olarak ise Irak
karşımıza çıkıyor...
112 milyar varille, bilinen rezervler açısından Suudi Arabistan'ın ardından
gelen Irak'ta dahasının da olduğu iştahları kabartıyor. Çünkü kaynaklarının
yüzde 90'ının savaş ya da yaptırımlar yüzünden işlenmediği ve gerçek
potansiyelinin bilinenin kat kat üstünde olduğu sanılıyor.
Irak petrol kaynaklarının bir başka özelliği de, dünyanın işletme bakımından
en ucuzlarından biri olması. Irak'ın bu kaynakları, 1973'ten bu yanan dünya
piyasalarını düzenlemek için ABD'nin dayandığı Suudi Arabistan'ın 11 Eylül
saldırılarının ardından bir şüphe kaynağı haline gelmesinden sonra, Amerikan
ekonomisi için daha fazla değer kazandı.
Baker Enstitüsü'nün Aralık 2002'deki bir başka raporunda belirtildiği gibi,
2 büyük savaş ve 10 yıllık yaptırımlardan sonra Irak petrol sanayinin
yatırım ve onarım ihtiyaçları çığ gibi büyümüş durumda.
1927'den bu yana işletilen Kerkük yataklarında gerekli bakım yapılmadığı
için üretimde azalma tehlikesi var ve yeni teknolojilere gereksinim
duyuluyor. Kuveyt sınırındaki Rumeli'ye ya da İran sınırındaki Basra'daki
dev yataklar için de aynı durum söz konusu...
Irak'ta bulunan 73 petrol yatağından sadece 15'i işletiliyor ve ülkede
çalışır durumda 2 bin kuyu bulunuyor. Texas'ta ise 1 milyon kuyu işliyor.
Yatırıma gereksinim duyan Irak petrolleri için bir şeyler yapılabilmesi,
yaptırımların kaldırılmasına ve Saddam Hüseyin rejiminin iktidarda kaldığı
sürece bu hipotezin gerçekleşmesine izin vermeyen ABD'nin onayına bağlı.
ABD, hayal ettiği gibi Irak'ta 1979'dan bu yana iktidarda bulunan ve
zenginliğini bölgede askeri güç haline getirmek için kullanmayı düşleyen
rejimi devirme hedefine ulaşırsa Irak petrol sektörünün geliştirilmesi ve
yeniden seviyelendirilmesi için meydan boş kalacak...
Bu durumda da, Amerikan şirketleri bunu gerçekleştirmek için köşe başlarını
tutacak. Tabii ki Ocak 2003'te ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın ''Bu
zenginlik Amerikan çıkarları için değil, Irak halkının yararına
korunacaktır'' sözleri unutulmazsa...
KÖRFEZ PETROLLERİNİ ABD Mİ KORUYACAK?
ABD'nin Irak'a savaş başlatması halinde, Körfez ülkelerinin petrol üretmeye
devam etmesi ve günde milyonlarca varili akıtması Körfez petrollerinin
''Amerikan korumasına'' geçmesini olanaklı kılabilir.
Amerikan askeri yetkililer, müttefik kuvvetlerin ikmal hatlarını ve petrol
ekipmanlarını korumaya muktedir olduğunu söylüyor.
Amerikan 5. Filosu'na evsahipliği yapan Bahreyn'deki teğmen Josh Frey,
Körfez'den Afganistan'a kadar uzanan ve Amerikan Merkezi Komutanlığı'nın
sorumluluk alanındaki bölgede deniz ve havadan denetim yapma imkanları
bulunduğunu, ABD ve müttefiklerinin şu anda bölgedeki petrol tesislerinin
korunmasını sağlayabileceğini söylüyor.
Amerikalılar, olası harekatta Irak'ın petrol kuyularının da güvenliğini
sağlayabileceklerini belirtiyor. Amerikan ve Iraklı muhaliflerin
istihbaratına göre, Irak lideri Saddam Hüseyin'in birlikleri, ülkedeki
petrol kuyularına mayın döşemeye başladı bile. Amaç ise Kuveyt'te 700
kuyunun ateşe verilmesiyle ortaya çıkan felaketlerin bir benzerini yaratmak.
İngiliz uzman Jon Marks'a göre ise Irak'ın petrol tesislerine çevrilmiş
füzeleri inanılır bir tehdit yaratmıyor, ama El Kaide'ninkiler ''sahici''.
İngiliz uzman, batılı gemilerin de El Kaide'nin saldırı hedeflerinde yer
aldığını söylüyor.
Uzmanlara göre, daha önce Amerikan gemilerine yönelik saldırılara karşın,
tehditler karşısında Umman körfez'e girmekten çekinen gemiler için bir
bekleme bölgesi olabilir. Kuveyt'in petrol gemilerini korumak için Amerikan
donanmasına güvenebileceği belirtiliyor. Kuveyt ayrıca, Irak sınırına yakın
bölgelerdeki kuyularını kapatarak önlem aldı ve tehditlerin artması halinde
üretimi düşürmeden diğer kuyularını da kapatmayı planlıyor.
Amerikan korumasını seçen bir başka ülke, önemli miktarda Amerika askerini
ağırlayan Katar. Bu ülkenin, kendini garantiye almanın yanı sıra Japonya,
Güney Kore ve Hindistan gibi stratejik öneme haiz müşterilerine ikmalini de
Amerikan korumasına bıraktığı belirtiliyor.
|