25 YILLIK PETROL GELİRİNE KARŞILIK MUSUL'A VEDA
Musul-Kerkük rüyası Ankara Anlaşması ile son buldu. 5 Haziran 1926'da
imzalanan anlaşmaya göre petrol gelirinin 25 yıl süreyle Türkiye'ye
verilmesi kararlaştırıldı. O gelirin 10 yıllık bölümü hâlâ duruyor; bugünkü
değerle 6 milyar dolar...Dışişleri Bakanı ve Lozan Konferansı'ndaki Türk
heyetinin başkanı İsmet Paşa'nın "Musul sorununun çözümünü ya bir yıl
sonraya bırakacağız ya da savaşacağız" itirafının sabaha kadar uyutmadığı
milletvekilleri, gizli görüşmenin ikinci birleşimi için 22 Şubat'tan erken
saatlerde Meclis'e koştular.Görüşmeler 27 Şubat'a kadar sürdü. Neredeyse bir
hafta... Meclis'te muhalefet partisi konumunda olan İkinci Grup üyesi
milletvekilleri bir adım bile geri atmıyor, "Musul verilemez, bu uğurda
gerekirse savaşırız" diye direniyorlardı. Bu öfke ve heyecan içinde birçok
kez söz alarak İsmet Paşa'yı ve hükümeti topa tuttular. Özellikle İkinci
Grup'un liderleri Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni Bey ile Trabzon
Milletvekili Ali Şükrü Bey sık sık kürsüye fırlayıp "Misak-ı Milli'den taviz
veriliyor" diye haykırdılar. İşte Meclis tutanaklarından İkinci Grup üyesi
milletvekillerinin çığlıkları MUAZZAM ZAFERİMİZ LOZAN'DA HEBA EDİLDİ. Trabzon
Milletvekili Ali Şükrü Bey "Mehmetçiğin süngüsüyle kazanılan muazzam zafer
Lozan'da heba edildi."Siirt Milletvekili Necmettin Bey "Musul'u terketmek,
bütün Doğu vilayetlerini terketmek anlamına gelir. Bu konuyu Cemiyet-i
Akvam'a havale etmek, Musul'u İngiltere'ye vermek demektir."Erzurum
Milletvekili Hüseyin Avni Bey "Gerek Bakanlar Kurulu, gerekse Büyük Millet
Meclisi, Misak-ı Milli'den zerre kadar fedakarlıkta bulunacaksa, millet ve
namus namına bu işten el çekmeli ve çekip gitmelidir."Bitlis Milletvekili
Yusuf Ziya Bey "Bir insanı ikiye bölmek veyahut herhangi bir parçasını
ayırmak nasıl mümkün değilse, Musul'u Türkiye'den ayırmak da mümkün
değildir."HEYET YETKİSİNİ AŞTI MECLİS'E DANIŞILMADI Meclis'teki bu ateşli
görüşmeler sırasında eleştiriler 5 noktada toplanıyordu1-Misak-ı Milli'den
taviz verildi.2-Lozan'da Türk heyeti yeterli mücadeleyi vermedi.3-Heyet
yetkilerini aştı.4-Önemli konularda Meclis'e danışılmadı.5-Lozan'daki
gelişmelerle ilgili olarak Meclis yeterince aydınlatılmadı.Meclis Başkanı
Ali Fuat Cebesoy daha sonra yayınladığı anılarında "Meclis gerçekten
aydınlatılmadı. Elde İtilaf Devletleri'nin yanlış tercüme edilmiş ve
basılmış projesinden başka yazılı birşey yoktu" diye itiraf edecek ve o
gizli birleşim günlerinde milletvekilleri arasında esen havayı şöyle
anlatacaktıMUSTAFA KEMAL VE İSMET PAŞA ARAYIŞTA "Milletvekilleri hükümeti
ihmalcilikle suçluyorlardı. Gerek hükümet, gerekse başmurahhas İsmet Paşa'yı
sorumlu tutmak yoluna gidiyorlardı. Konuşmaların hemen hepsi şiddetli ve
sinirliydi. Milletvekillerinin Misak-ı Milli'den bazı fedakarlıklar
yapılarak hazırlanan karşı teklifin müttefiklerce kabulü halinde, Meclis'in
millet gözünde düşeceği durumdan son derece telaşlandıkları belli oluyordu.
Kürsüye çıkanların birbirinden heyecanlı ve öfkeli konuşmaları Meclis'in
havasını büsbütün karıştırmıştı. Önce Rauf Bey (Mondros Mütarekesi'ne imza
koyan Osmanlı heyetinin başkanı), ardından da Mustafa Kemal Paşa'nın
ayrıntılı açıklamaları Meclis çoğunluğunu bir ölçüde de olsa
yatıştırdı."Gerçekten de Rauf Bey, "Biz, Mustafa Kemal Paşa ile İsmet,
gerekli bilgileri alıp durumu iyice inceledikten sonra, esas olarak işi
savaşa götürmeden çözmenin bir çaresini bulmak noktasında mutabık kaldık"
deyince, Meclis'teki gerilim bir ölçüde düşmüştü. Ancak suların durulmasını
sağlayan Mustafa Kemal Paşa'nın konuşması olmuştu"Savaşa girmemek için Musul
sorununun çözümünü bir yıl ertelemek demek, ondan vazgeçmek demek değildir.
Belki sonuç almak için daha güçlü olabileceğimiz bir zamana bırakmak
demektir. 'Musul sorununu bugün çözümleyeceğiz, ordumuzu yürüteceğiz, bugün
alacağız' dersek, mümkündür. Musul'u gayet kolaylıkla alabiliriz. Ancak
Musul'u aldıktan sonra savaşın hemen biteceğine inanmamız o kadar kolay
olmaz..."LOZAN'I MECLİS'TEN GEÇİRMEK ZOR OLACAKTIMustafa Kemal'in gerçeği
olanca çıplaklığıyla gözler önüne seren bu konuşmasından sonra Saruhan
Milletvekili Reşat Bey'in "Lozan'a giden heyete ve Bakanlar Kurulu'na güven
duyulması ve görüşmelerin sona erdirilmesi" önerisi 20 ret oyuna karşılık
170 oyla kabul edildi. İkinci Grup üyesi 60 milletvekili oylamaya
katılmadı.Sular şimdilik durulmuştu ama Musul'u askıda bırakan Lozan
Anlaşması'nı bu Meclis'ten geçirmenin hiç de kolay olmayacağı ortaya
çıkmıştı.Milli Mücadele'yi yürüten birinci Meclis'in tarihteki yerini
almasının zamanı gelmişti. Meclis'in feshine ve seçimlerin yenilenmesine
karar verildi.Lozan'da görüşmeler yeniden 23 Nisan'da başladı ve Musul
sorunu askıya alınarak 24 Temmuz 1923'te tarihi anlaşma imzalandı.Türkiye
ile İngiltere arasında Musul'la ilgili ikili temaslar 19 Mayıs 1924 günü
İstanbul'da, Kasımpaşa'daki eski Bahriye Nezareti binasında başladı. "Haliç
Konferansı" adı verilen bu toplantılara Türkiye adına Meclis Başkanı Ali
Fethi Bey, Diyarbekir Mebusu Fevzi Bey, Ordu Mebusu Faik bey, Hariciye Hukuk
Müşaviri Nusret Bey ve Yarbay İshak Avni Bey katıldı. İngiliz heyetine ise
Sir Percy Cox başkanlık etti.16 ARALIK 1925'TE SON KARAR VERİLDİ5 Haziran'a
kadar süren görüşmelerde İngiltere, Musul'u vermek bir yana Türkiye'den bir
de Hakkari vilayetine bağlı Beytüşşebab, Çölemerik ve Revanduz kasabalarını
istedi. Tabii ipler koptu.İngilizler konuyu Milletler Cemiyeti'ne
götürdüler. Cemiyet 30 Eylül 1924'te bir soruşturma kurulu oluşturdu, başına
da Macaristan eski başbakanlarından Kont Teleki'yi getirdi. Bu arada
İngilizler bölgede kuzeye doğru ilerleyip toprak işgal etmeye başlayınca,
kanlı olaylar yaşandı. 28 Ekim 1924'te "Brüksel Hattı" diye tanımlanan
geçici bir Türk-Irak sınırı belirlendi. Komisyon raporunu 16 Temmuz 1925'te
Milletler Cemiyeti Genel Kurulu'na sundu. Türkiye rapora itiraz etti. Bunun
üstüne La Haye Adalet Divanı'ndan görüş istendi. Türkiye, Divan'ın görüşünü
de reddetti ama sonuç değişmedi; Milletler Cemiyeti 16 Aralık 1925'te
Brüksel Hattı'nı kalıcı sınır kabul edip, bu hattın güneyindeki toprakları
Irak'a bıraktı.Bu karar üstüne Türkiye'de kıyamet koptu. Hatta bir ara
İngiltere'ye savaş ilan edilmesi noktasına bile gelindi. Sonunda Atatürk ve
İsmet Paşa'nın çabaları sonucu kamuoyu yatıştı ve 5 Haziran 1926'da
imzalanan Ankara Anlaşması ile bölgedeki petrol gelirinin 25 yıl süreyle
Türkiye'ye verilmesine karşılık Musul-Kerkük'e veda edildi.O gelirin 10
yıllık bölümü hâlâ duruyor. Bu da 2 milyon altın İngiliz lirası tutuyor.
Bugünkü değerlerle 6 milyar dolar...
Erdal ŞAFAK / SABAH